10 Aralık 2011 Cumartesi

The Big Lebowski (1998) - Hey, Ahbap

forum resmi

Noir veya neo-noir kalıpları arasına sıkışmış çok sayıdaki senaryoya can veren ana karakterler, çeşitli olayların içerisinde debelenirken öykünün kaptanlığını üstlenememekten yakınır; emir veren değildir dalgaların ortasında sürüklenen bir yolcu gibidir. Fakat çözüme ulaştırılacak entrika yumağı konularını da tere yağından kıl çeker gibi sonuca bağlar. Türün formülasyonuna uymayı neredeyse reddeden The Big Lebowski, sinema dünyasındaki en marjinal suç öykülerinin arasında yer almaktadır. Absürt mizahla yoğrulmuş bu kara film parodisi zengin bir adam, çekici bir kadın, kaçırılan bir eş, fidye öyküsü, iri kıyım Vietnam gazisi ve tembel mi tembel pasifist Jeff Lebowski’yi barındırıyor bünyesinde. Biraz önce Jeff Lebowski mi demişim, sakın ha, aman söylemeyin; The Dude (Ahbap) kendisine Lebowski denmesinden hiç mi hiç hoşlanmaz. Üstüne basa basa Ahbap isminin yakıştığını kaç defa zikretmişti. Sizler de ağızlarınızı kapalı tutarsanız hemencecik filme gireceğim, biraz sabırlı olun

20 Kasım 2011 Pazar

The Tree of Life (2011) - Hayat Ağacı

forum resmi

Kırk yılı devirmiş sinema yaşantısı boyunca yönettiği beş uzun metraj filmiyle sinema severlerin belleğinde haklı yer edinen nevi şahsına münhasır rejisör Terrence Malick, 2011 yılında Altın Palmiye’yle evine döndüğü son filmi The Tree of Life’da (Hayat Ağacı), orta sınıf ailenin bireyleri üzerinden evrenin başlangıcıyla bağdaştırdığı yarı belgeselvari öyküsünde küçük insanların düşlerine, isteklerine, umutlarına, dertlerine değinen, söylemce oturaklı, duygu dolu bir şahesere imza atmış. Evrenin yaratılışından itibaren canlılar arasında varolan kuralları, değişimleri, yapılaşmayı, dinozorları, modernizmi, banliyölerdeki aileleri, çıkarcılığı, karşılıksız sevgiyi ve aile bağlarının etkilerini senaryosunda ustalıkla birleştirmiş. Görüntülerle ördüğü şiirsel bir yolculuğun kapılarını aralayan anahtarı da takipçileri olan sinema seyircilerinin ellerine buyurmuş. Günümüzün sinemasal öykülerinde bulunamayacak, işlense de inandırılamayacak naif bir hikâyeyi, geçmişin tozuyla sarı sayfaları çevrilen güncenin yapraklarından süzülen bir ışığa, kamerasını aşırı duygusallığa kaydırmamanın lezzetiyle, damakta yer edinircesine yön vermiş. Hüzün ve huzuru arayanları derinden etkileyecek, sinema severler için de ikinci on yılın en kayda değer filmlerinden birine mührünü vurmuş yönetmen Terrence Malick.

17 Ekim 2011 Pazartesi

Drive (2011)

forum resmi

Pusher serisi (1996-2004-2005 tarihli yapımlardır) ve Bronson (2008) filmiyle belli bir kitlenin dimağında yer edinen Danimarkalı yönetmen Nicolas Winding Refn, Robert De Niro’nun başkanlığındaki 2011 Cannes Film Festivali’nden En İyi Yönetmen ödülünü kazanmış son filmi Drive’da (Sür), bireyin içerisinde hep varolan ama bir nedenle ortaya çıkan bastırılmış şiddet öğesinin eksenindeki olaylar silsilesinde, intikam almaya yeminli koruyucu meleği senaryosunda özne konumuna oturtarak, Los Angelas’ın aydınlık caddelerinin kuytu sokaklarında cereyan eden tuzaklarla dolu bir filmin altına eklemiş imzasını. Başrolünü emanet ettiği son yılların başarılı genç aktörlerinden Ryan Gosling’in kendini Driver (Sürücü) adıyla tanıtan karakterini yorumlama iç güdüsünden kaynaklı sakin, ketum ve ne zaman patlayacağı belli olmayan, derinden ilerleyen torpido edasındaki ana karakterini rüya atmosferinin buğulu ve mutlu tadı ortasında, pervasızca şiddetle bezenmiş stilize çekimlerle yoğurmuş yönetmen. Steve McQueen’in Bullitt’teki “cool” duruşunu, David Lynch’in filmlerinde aşina olduğumuz olağandışı huzurlu atmosferini, son yıllarda Uzak Doğu’dan yayılan şiddet dalgalarından ve 80’lerin şarkılarıyla da suç draması öyküsünün lezzetine lezzet katmış.

8 Ekim 2011 Cumartesi

2001: A Space Odyssey (1968) Bölüm 1

forum resmi

1968, dünya siyasi tarihinin değişim noktalarından biri olduğu kadar, sinemanın içerisindeki diğer tür opsiyonları arasında daha hakir görülen bilimkurguya sınıf atlatan bir filmin yani 2001: A Space Odyssey’in, kitleler karşısına çıktığı yıl olarak da bilinir. Yine aynı yıl içerisinde gösterim şansı yakalamış Franklin J. Schaffner yönetimindeki kıyamet sonrası insanlık temalı bilimkurgu filmi Maymunlar Cehennemi (Planet of the Apes), bilimkurguya sınıf atlatan 2001’in en büyük destekçisi konumunda bulunduğu da şimdilerden bakınca yadsınamaz. Bilinmeyenden gelen çılgın ve kötü yürekli uzaylıların tarihini kapatan, insanın karanlık evrendeki toz zerresinden küçüklüğünü bilimi ön plana çıkararak betimleyen milattır 2001: A Space Odyssey. Stanley Kubrick’in sınır tanımaz, bir iki bin bir yıl daha geçse her zaman belleklerde taze kalacak mükemmeliyetçi yönetimi, ardından gelen sinemacılara ilham kaynaklığını her daim sürdürecektir.

2001: A Space Odyssey (1968) Bölüm 2

              
2001: A Space Odyssey (1968) yazısının ikinci bölümü...

Filmin süresi boyunca asıl dramatik gerilim de Hal’in insan yaratıcısı karşındaki emre itaatsizliğinden sonra başlar. Büyük bir cür'et, insanoğlunun en büyük korkularından biri gerçekleşmiştir; makinenin başına buyrukuluğu. İnsanlığın Şafağı bölümünde maymunun kemiğe vurarak yarattığı filmin en unutulmaz sahnesinin yanına, astronotun sadece bir tornavidayla hükmedemediği bilgisayarın hafızasını oluşturan mekanizmayı tek tek sökmesi eklenir. Mary Shelley’nin sinemaya onlarca kez uyarlandığı insanoğlunu kendi mutluluğu için yarattığı canavar Frankenstein’ın korkutucu öyküsünden de farksızdır görüntülerdeki HAL’in merhamet dilemeleri. Kubrick, klasik müziğin hakimiyetinde, geniş açı ve uzun planla görsel estetik sunduğu filmin geneline nazaran, kara film türünün estetiğinden de yararlanarak HAL’in öldürülmesine giden yolu çarpık, alttan ve üsten çektiği açılarla anlatmayı seçer. HAL’in bellekleri yerinden çıkartılırken söylediği “Papatya (Daisy), döndüm mecnuna sırf senin aşkından. “ şarkısı akıllara Freud’un ünlü Oidipus Kompleksi çağrışımını getirir annesi insanoğlu olduğu hatırlandığında. İnsanın kendi türü arasındaki çekişme, üstünlük kurma iç güdüsü kendi zekasından yaratılmış makineye karşı döner… Evrim bir daha işlemiştir.

3 Ekim 2011 Pazartesi

Chinatown (1974)

forum resmi

Olur böyle şeyler Jake. Burası Çin Mahallesi.

Robert Towne’nın kaleminden dökülen cümlelerden oluşmuş özgün senaryo Oscar’ının sahibi bu film, biraz Raymond Chandler’ın polisiye öykülerini andıran entrikalı suç hikâyelerini biraz da Patricia Highsmith’in karakterler arası gizemli gerilimden beslenen tarzının bir birleşimi olduğu genel hat okumasının ışığında görülmektedir. Ancak, dillere yapışmış “şeytan ayrıntıda gizlidir” sözümüzü de burada hatırlatırsak günahı, nerede sonuçlanacağı belli olmayan arınma biçimindeki söylemleri ve pişmanlıkların gün yüzüne çıktığı olaylar silsilesini de hazmeder bu karanlık hikâye. Olayları çözümlenişine kadar bir giz perdesinin arkasında tutulan Çin Mahallesi, büyük buhranın ertesindeki toplumsal fakirleşmenin ekonomik yönden kaygılandırıcı bulutlarının, halk üzerindeki yansımasını konu edinen kara filmlerin tezahürüne yönelik hazırlanmış bir saygı duruşu niteliğindedir. Aynı zamanda bu mahalle üzerinden, halkı umutsuzluğa iten puslu yıllarda sömürülen vatandaşların, yozlaşmanın ve rüşvetin silinmediği bir dönemin dehlizlerinde saklı entrikaları bir bir açığa çıkarmaya soyunmuş dedektifin korku dolu çehresinde son noktayı koyar filmin yönetmeni Polanski. Ekrana yansıyan öyle bir korkudur ki, nice dedektiflik filmi izlemiş olsanız dahi, umutsuzluğa iteni hatırlamamanız oldukça güçtür.

30 Eylül 2011 Cuma

Rango (2011) - Western, Animasyon Dünyasına Girerse...

forum resmi

Son birkaç yılda iyi çocuklara masallar kıvamına dönen Pixar ve DreamWorks filmlerinin karşısına her sene farklı bir şirketten en az bir iyi film çıkarılsa da sevimli karakterler içermemesi ve pollyannacılıkdan uzak durmasından ötürü Oscar ödüllerinde hak ettikleri hâlde ödülle ulaşamamış filmler vardır. Bu sene de onlara yeni bir yoldaş daha ekleneceğine %99 emin olduğum bir filmi yani Rango'yu da görürsem şaşırtıcı gelmeyecek. Rango, Yıldız Savaşları serisinin dört filminde yönetmenlik koltuğuna oturmuş George Lucas’ın sahip olduğu özel efekt şirketi ILM’in de ilk animasyon filmi olmasının da ayrı bir önemi bulunuyor. Yönetmen veya yapımcı şirket ayırt etmeden denebilir ki, ilk film etiketini ömür boyunca sırtında taşıyacak yapımlar en ince elekten geçirilmeden hiçbir zaman seyirci karşısına çıkarılmazlar. Bu zamana kadar Hollywood’daki sinema sektörünün anlayışının belli bir birikimini içinde barındırmış yapımcı şirketse, animasyon filminin yönetmenlik tabelasına Gore Verbinski’yi, senaryo kısmına da John Logan’ı yazmışlar.