30 Eylül 2011 Cuma

Rango (2011) - Western, Animasyon Dünyasına Girerse...

forum resmi

Son birkaç yılda iyi çocuklara masallar kıvamına dönen Pixar ve DreamWorks filmlerinin karşısına her sene farklı bir şirketten en az bir iyi film çıkarılsa da sevimli karakterler içermemesi ve pollyannacılıkdan uzak durmasından ötürü Oscar ödüllerinde hak ettikleri hâlde ödülle ulaşamamış filmler vardır. Bu sene de onlara yeni bir yoldaş daha ekleneceğine %99 emin olduğum bir filmi yani Rango'yu da görürsem şaşırtıcı gelmeyecek. Rango, Yıldız Savaşları serisinin dört filminde yönetmenlik koltuğuna oturmuş George Lucas’ın sahip olduğu özel efekt şirketi ILM’in de ilk animasyon filmi olmasının da ayrı bir önemi bulunuyor. Yönetmen veya yapımcı şirket ayırt etmeden denebilir ki, ilk film etiketini ömür boyunca sırtında taşıyacak yapımlar en ince elekten geçirilmeden hiçbir zaman seyirci karşısına çıkarılmazlar. Bu zamana kadar Hollywood’daki sinema sektörünün anlayışının belli bir birikimini içinde barındırmış yapımcı şirketse, animasyon filminin yönetmenlik tabelasına Gore Verbinski’yi, senaryo kısmına da John Logan’ı yazmışlar.

Bir fanusun içerisinde, tek kolu ve kafası olmayan barbie bebek ve Mr. Timms isimli alık bakışlı oyuncak balıkla birlikte evcil hayvan yaşamı süren Rango’nun dertsiz, tasasız ve sıkıcı hayatı arabanın penceresinden uçan fanusuyla tamamen değişir. Ufak dünyasındaki yalnızlığını Shakespeare’e öykünmeyle aşmaya çalışan bukalemunun rutine dönüşlerinin yerini, çölün göz boyunca uzanan kavurucu topraklarında yaşanacak zorluklar oturur. Kahramanlığa öykünmelerinden başlayıp, hâyallerini gerçekleştirebileceği 19. yy batısın düzenine dek süregelen western dünyasında bukalemunun kendi varoluş öyküsünü buluşudur bu.

forum resmi

Pek çok klasik western filminde olduğu gibi hikaye, haydutlardan insanları koruyacak ve kasabanın sorumlu gücünü sırtında hissettirecek bir karakterin üzerine inşa edilir. Rango’nun senaryosuysa yapıtaşlarına bağlı kaldığı gibi, western evrenini hayvanların olağan yaşam mücadelesinin içine transfer ederek, western’in alt türlerinin sivrilen filmlerine varıncaya dek uzanan skalasını 21. yüzyılla bağlantısını koparmadan evriltir. Böylece, film boyunca hakimiyetini sürdüren spagetti western havası absürd mizah anlayışıyla da birleşip Rango’nun yaşayan evrenini oluşturur. Başlangıçta “Fear and Loathing in Las Vegas (1998)”ın baş karakteri Raoul Duke’ün ters evrim geçirip zaman tünelinde yaklaşık yüz elli yıl geriye dönmesi şeklinde okunması (yapılan göndermeyi de hatırlayarak), Rango’nun geniş göndermelerinin seyirciye ilk selam verişidir de.

Rango adı Sergio Corbucci’nin ünlü spagetti western’i “Django” filmine yapılan göndermeden geldiğini biz sinema severler biliyoruz, ancak isimsiz bukalemunun ad verme töreni içtiği şişedeki “Durango” yazısının bir parçası olduğunu hatırlatmak lazım. Kovboy filmlerinin isimsiz karakterleri Sergio Leone’nin filmlerinde baş köşeye oturtulmuştur hep. Tipik yabancılaştırma hissinin karşılığı da diyebileceğimiz isimsizlik, filmdeki “DIRT” kasabasında ters tepmiş olacak ki, şerifliğe uzanan yolda gerçekleştireceği sakarlıktan su bekleyen halkın kahramanlık pelerinini giymeden umudu hâline gelmesi ve filmin ilerleyen bölümlerinde de spagetti western’in yapısını yer yer bozucu dokunuşlarla animasyon sinemasına uydurmaya çalışması, filmin yönetmeni Gore Verbinski’nin çocuklardan ziyade sinema belleği belli başlı filmlerle dolu seyirciye hitap ettiğinin bir kanıtıdır. Hollywood sinemasındaki animasyon anlayışı kapitalizmin de bir sonucu olarak yetişkin izleyicileri şemsiyesinin altına almakta çoğu zaman çekingen davranmıştır. En basitinden öykünün içerisine silahlı adamları koymayı hiç istemezler, karakterler olabildiğince şirin ve seyircinin (daha çok çocukların) kendileriyle özdeştirebileceği canlılardan veya insanlardan seçmeyi tercih ederler.

Sektörün kurallarını oluşturan bu yargıların her zaman sürecek olması ne kadar aşikârsa, yeni yeni söz sahibi olmak isteyen yapımcı şirketler ve Wes Anderson , Verbinski gibi önemli yönetmenlerin de animasyon üzerinden hikaye anlatma isteğinin yavaş yavaş belirmesi, sektörün sadece çocuklara hitap eden yapısını da yavaşça deliyor. Ayrıca gerçek hayatta görsek kendimize bir tehtid unsuru sayacağımız kemirgenler, sürüngenler ve amfibi gibi canlıların korkunçluğu Rango’nun her bir karakterinde aslının korunarak canlandırılmasını da önlememiştir. Çocuk izleyiciler yerine genç ve daha üstü yaşı hedef aldığının da karşılığıdır. Piyasada söz sahibi pek olmayan şirketlerin iyi vakit geçirmeye gelen seyirci kadar sinemasal bir anlamı bulunan hikaye anlatıları şimdilik fazla değilse de ileride artmayacağını da kim söyleyebilir. Şimdilik ben umutluyum diyeyim…

Filmin hareket ve aksiyon içermeyen görece durağan anlarında Rango, kasabanın yurttaşlarını tanıma ve en büyük sorunları olan suyun birden ortadan kayboluşunu çözmek için bir dedektif gibi yerin altını ve üstünü arşınlamaya odaklanıyor. Seyirciye keyifli anlar yaşatırken hikayeyi de gerisinde bırakmadan sürdürmesi, tamamen eğlenceli anlar üzerinde kurulmadığının da bir göstergesidir. Filmin karakterlerinin suyu uzun süre bedenlerinde tutacak veya suya gereksinimi en asgari düzeyde isteyecek canlıların filmde yer almış olması hayli ironiktir ama modern yaşamının olumsuz sonuçlarından en önemlisi sayılacak su sorununu, insanların diğer canlılara yaşama hakkı tanımaması üzerinden gösterdiği suyu gereksiz yere harcayan metropol fotoğrafı, ironisini eksiksizce temellendirir. Gelecek yıllarda mavi gezegenimizde yaşayan toplumlar arasında savaş çıkarmaya dek varacak kuraklık sorunu pek çok filmde kendine az da olsa konu olmuştur. Burada Rango’nun diğer animasyonlardan farkı tematik unsurları western filmlerindeki hesaplaşmaları çağrıştırıyorken, senaryonun üzerinde yürüdüğü hat çevreci bir mesaj olması kadar, birbirleriyle az kullanılmış konuyu aynı potada eritmesinden kazandığı güçten ediniyor. İşte animasyon sinemasında mesajı doğrudan ileten filmlerle arasındaki farkı da bu şekilde koyuyor.
forum resmi

Sergio Leone’nin sinemasına aşina olanlar bilir ki, yönetmeni asıl değerli kılanın çetrefilli öyküden çok hikayeyi nasıl anlattığıdır. Karayip Korsanları’nın ikinci ve üçüncü filmini saymazsak Verbinski birbirlerinden çok farklı türde filme imzasını atmıştır; yönetmen, bir Leone olmasa da hikaye anlatma gramerini kavramış bir sinemacıdır. Filmlerinde özellikle seyircinin beklentilerine de yer verirken türe kattığı birkaç sinemasal içerik, filmlerinin salt gişe avcısı damgasının vurulmasını da engellemiştir. Belki de ileriki dönemlerde komedi içermeyen karakter dramasına dönüş yaparsa bir Steven Spielberg olabilir. Tabii ki önündeki tek engel kendisi de bunu istiyor mu. Elbet bunu şimdiden bilmek çok zor, sadece zamanın akışına bırakacağız bir seyirci olarak. Ancak Rango’da, Leone’nin “Once Upon a Time in the West (1968)”in mitik evrenini, The Good The Bad The Ugly’nin isimsiz karakterini canlandıran Clint Eastwood’un rolünün benzerliği, 12’ye gelmekte olan saati, High Noon’undaki şerif karakterini birleştirmek olumlu bir sonuç doğurmuş görünüyor Verbinski’nin tarafından.

Animasyon karakterlerini seslendirme kadrosu Verbinski’nin üç filmde çalıştığı Johnny Depp’e nasip olmuştur. Filmin büyük çoğunluğu Depp’in sesiyle hayat kazanan Rango karakterinin etrafında dönse de karakterinden aldığı keyif öyle büyük olmalı ki, sahneleri hiç zorlanmadan seslendirmiş. Isla Fisher, Alfred Molina, Ned Beatty, Bill Nighy, Abigail Breslin ve Harry Dean Stanton kadronun ünlü seslendirmecilerinden bazılarıdır. Animasyonlara salt eğlence kaynağı yaklaşanları ve ufak yaşta çocukların Rango’yu sıkıcı bulması doğaldır. Bu kıstaslar içine girmeyenleri western dünyasında çevreci ve kapitalizm mesajları bekliyor.

Rango (2011) - IMDB

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder